Sunday 7 February 2010

Gün 17 – 18 Ocak 2010

0530 kalkis, tipik yatak yap, postal boya, tras ol, giyin prosedürü. 0630’da yemekhâne önünde ictima. Kahvalti ettik, akabinde tabur ictima alanindayiz. Egitim yapacaklar silah aldilar, bugün bizim mangaca kogus ve tuvalet temizligi siramiz ve bence askerlikteki en sansli oldugumuz gündü.



Ilk giris gününde tuvaletlerin durumunu anlatmistim. Hangi manga ilk olarak tuvaletleri temizledi bilmiyorum, fakat en cok acidigim manga onlardi. Daha sonralari her gün temizlendigi icin tuvaletler fazla pislik birikmiyordu, fakat ilk manga artik bilmiyorum kac günün pisligini de temizledi. Ayrica bu cidden bahtsiz manganin ugrastigi islerden biri de tuvaletleri acmakti. Simdi normal hayatinda her gün dus almaya, camasir degistirmeye alismis biri olarak haliyle yaninda fazlasiyla camasir getiriyorsun, bu tamam. Benim de bavulun neredeyse yarisi külot ve corapla doluydu. Bu camasirlari tuvalette degistirmek zorundasin, buna da eyvallah. Fakat bazi medeniyetten nasibini pek alamamis arkadaslar külotlarini cikardiktan sonra tuvalete atiyorlar. Haliyle al sana mis gibi bir tikaniklik, sonra tasan alaturka tuvaletlerde ugras dur, acacagim diye. Bu konuyu, yani tuvalete külot atilmamasi olayini defalarca vurguladilar. Fakat bizden önce atilmisti, ilk tuvalet temizleyen manga da maalesef tuvalet acmak zorunda kaldi.



Ilginc bir olay da benim basima geldi. Bir gün tuvalete girdim, kapiyi actim, kapadim, kapamamla birlikte geri ziplamam bir oldu, cünkü kapiyi kapayinca kapinin arkasinda asili kirli bir donla yüzyüze geldim. Adamin biri külodunu degistirmis ve kapiya asip gitmis. Hakikaten bazi insanlari anlamak mümkün degil.

Neyse gelelim bize. Bir taraftan temizlik siramiz geldi, fakat bize temizlik yaptirmadilar. Nedeni de Pazartesi olmasi ve henüz bavullarin depolara kaldirilmamis, yani koguslarda yerlerde duruyor olmalari. Bu yüzden önce herkes girdi, bavullari topladi, depoya götürdü. Akabinde bizden atis yapilacak tüfekleri almamiz istendi, bizim manga tüfekleri aldi ve 0940 gibi talim alanina geldik. Burada saat 1200’ye kadar hicbir sey yapmadan, muhabbet ederek bekledik. 1200’de uygun adim yemekhâneye, ögle yemegi (yayla corbasi, palamut izgara, zeytinyagli barbunya, kivi ve tahin helvasi).

1330’da ictima alaninda toplanma, tekrar egitim alanina. Saka gibi ama 1630’a kadar gene bos bos vakit öldürdük. Bu esnada baska bir manga bizim yerimize temizlik yapiyormus, sonradan ögrendik. Sabah atis yapilacak silahlarla geldik, fakat rivayete göre mühimmat, yani cephane gelmemis, o yüzden atisimiz yarina kaldi. 1630’da uygun adim geri dönüp aksam yemegine (ezogelin corba, etli nohut, sehriyeli bulgur, tursu). Bütün gün sadece bos bos dikilmekten baska bir sey yapmadigim icin acikmamistim, yemegi bosverip herkes yemekteyken kolay girerim diye internete gittim, hakikaten de salon bombostu. Cikista kantine ugradim, cay gelmisti, cay alip bir gün önce kahvaltida topladigim ballari atarak balli cay ictim.

1930’da ictima ve komutan saati. Komutan saatinde ikmal subayi basindan gecen bir olayi anlatti. Adam dövizli askerlik yapanlardan birinden bir dolabin tasinmasi icin yardim istemis, bu da yardim etmemis. Bu adam orada kalkip bir de ayaga „ben askere dolap tasimaya gelmedim, askerlik ögrenmeye geldim“ demez mi. Daha önce bahsettigim, bu tarz ukalaliklarda cogunlugun askerin yaninda yer almasi olayi gene yasandi. Ikmal subayi buna „madem askerlik ögrenmeye geldin, andimizi söyle“ dedi, söyleyemedi, G3 tüfeginin özelliklerini sordu, gene tis. Genel olarak burada iste dövizlilere ne kadar iyi davrandiklarini görüyoruz. Normalde bu adamin yemedigi dayak kalmamisti. Hayir, insanlarin genel olarak hayata bakisi da enteresan. At bir el, yardim et, ne olur? Fitigim var, dizim agriyor, belimden sakatim vs. desen kimse senden yardim istemez. Zaten bütün gün üc ögün karsiligi de facto camura salinmis manda gibi dikilmekten baska bir sey yapmiyorsun. Ama böyle lüzumsuz bir yüzsüzlük, lüzumsuz bir sakillik hakim bazilarina.

Neyse dövizlilere farkli muamelele konusu silah atmada da kendini gösteriyor. Cikip da „ben silah atmayacagim“ diyenler var mesela. Sonra ne oldu, atmadan gectiler mi bilmiyorum.

2045’ta koguslarda sayim, akabinde gene klasik aksam isleri, yattim. Bu gece yatak takimlarimi bos yataklardan biri ile degistirdim, yorgani yukari da cekmedim, sirtüstü dik bir sekilde uyumaya calistim, daha rahat ettim gibime geldi.

No comments:

Post a Comment